Kayıtlar

Telaşsız Bir Hayatın Kıyısında.

Resim
12 Eylül 2025 Bazen düşünüyorum da acaba insanlığın var olduğundan beri böyle arkasına yaslanıp gamsızca durduğu bir an oldu mu? O anı yaşamak nasıl olurdu çok merak ediyorum. Düşünsene sırtını şöyle rahatça yaslamışsın ve alıp verdiğin her nefeste hiçbir şey düşünmüyorsun, aklında hiçbir şey yok ve gözlerinin baktığı yer sadece bir yer. Öylesine bir yer işte, ona dair de bir şey düşünmüyorsun. Hiçbir şey yok, düşünce yok, manzara yok. Boşluk mu? Bence tam olarak öyle değil. Bahsetmek istediğim belki biraz huzura yakın mutluluğa yakın bir şey ama bu da tanımlamak oluyor sanırım. Gamsızlıkta korku da yok, mutluluk biraz da korku değil mi, onun bozulması korkusu. Nereden mi geldim bu konuya? Uzun zamandır hatta başlangıcını bilmediğim çok uzun bir zamandır sürekli bilmediğim bir telaşın içerisindeyim. Yani mesela bir yemek yemek, çok basit bir eylem değil mi? Ve ayrıca bence keyifli ama nedense yemeğimi yerken ve sonrasında yapacak bir şeyim yoksa bile hızlıca yemek zorundaymışım gibi ya...

Doğum Günüm: Ayçiçekleri, Deniz ve Ben.

Resim
Biz 💜 Biliyor musunuz, doğum günleri bana eskiden sadece bir tarih gibi gelirdi. Ama artık her yıl, biraz daha “iyi ki buradayım” demenin bahanesi gibi hissediyorum. Belki de bu yüzden, bu satırlar sadece bir kutlama değil; kendime tuttuğum küçük bir söz, geleceğe yazdığım bir not. Tanım:  Bir kişinin dünyaya geldiği günün yıl dönümüdür. Her yıl aynı tarihte kutlanır. Amacı:  Hem kişinin varlığını hem de onunla geçirilen zamanı kutlamak; sevgi, iyi dilek ve mutluluk paylaşmaktır. Sembolü:  Mumlu pastalar, hediyeler, iyi dilek mesajları, tebrikler ve bazen de özel etkinlikler. Doğum günü… Takvimde sıradan bir tarih gibi görünür ama aslında evrenin sana “yer açtığı” gündür. Gökyüzünün bir an durup “Artık burada olmalısın” dediği an. Bir yıldızın yeryüzüne indiği, nefesin ilk kez havayla buluştuğu, gözlerin henüz hiçbir şeyi tanımazken bile dünyanın seni tanıdığı gün. Her yıl o gün yeniden gelir. Günler, aylar, mevsimler döner, dolaşır ve yine aynı tarih karşına çıkar. Sank...

Çiçeklerimiz, Köpeğimiz ve Işıkları Sönmeyen Bir Ev.

Resim
Görselime gülmeyin sakın chatten bizi yapmasını istemiştim sadece :) Yeni bir ülke kurmak istiyorum. Işığın sönmediği, renklerin solmadığı. Yeni bir ülke kurmak istiyorum, denizin kıyısı olan, dağların koruduğu. Yeni bir ülke kurmak istiyorum, insanların umutlu olduğu. Yeni bir ülke kurmak istiyorum, inci gibi parladığı. Az önce izlediğim ve içi sıcacık yapan o filmin sonunda içimden geçenler tam olarak buydu. Filmin ne olduğunu sormayın çünkü Polyanna romantik biri olduğum için beni yargılamamanız adına söylemeyeceğim.  Hellooo hellooo dostlarım, benim gidip gelmelerimden sıkıldınız mı? Aaaa ne yapıyorsun ya, kal ya git mi yoksa umutlanıp gittiğimi mi düşündünüz? Gittiğime sevinenler olursa çokça tesüflerimi iletirim, aşk olsun yani yahu. Ne yapalım yani, türlü türlü bahanelerle gelmediysem bir türlü. Arkadaşlar, sanırım ben kendimi çok iyi sabote ediyorum. Hep buraya gelirken “Ay ne anlatacağım, anlattığımı kim ne yapsın?” deyip kendimi sabote etmekten gelemiyorum. Bakın, bu bile...

Güneşin Doğduğu Yerde Kadınlar Var!

Resim
Bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Bu özel günde, yüreğimde biriken öfkeyi, umudu, utancı ve direnci kelimelere dökmek için bilgisayarımın başına oturdum. Ailemin güvenli evinde, sıcacık yatağımda, pencereden süzülen ışıkla birlikte düşüncelerim de aydınlanıyor. Ama bu aydınlık, içimdeki karanlığı tamamen dağıtmıyor. Çünkü biliyorum ki, şu an bu satırları yazarken, dünyanın bir köşesinde bir kadın, bir kız çocuğu, özgürlüğü için mücadele ediyor, belki de sessizce acı çekiyor. Ve ben, bu gerçeği değiştiremediğim için derin bir utanç duyuyorum. Uzun zamandır buraya yazmıyordum. En son, sessiz çığlıklarımı burada paylaşmıştım. O günden bu yana ne mi oldu? Çığlıklarımız sese dönüştü, avaz avaz bağırdık, ama sesimiz duyulmadı. Kulaklar sağırlaştı, yürekler katılaştı. Her geçen gün, adaletsizliğin ve vahşetin arttığı bir dünyada, kadınlar olarak birbirimize tutunmaktan başka çaremiz kalmadı. Bugün, bu satırları yazarken, kendi adıma büyük utanç duyuyorum. Çünkü benimle aynı imkanlara sahip o...

Yorgunluk, Umut ve Sessiz Bir Çığlık.

Resim
Yorucu birkaç haftanın ardından nispeten daha sakin geçen bir cumartesi gününün akşamında bilgisayarımı birkaç alışveriş yapmak için açtıktan sonra hiç düşünmeden buraya uğradım. Geçen sene ve bu sene yazılarımı sebepsizce okuduktan sonra kendimi hissettiğim tatlı mutluluğun içerisinde, sonucu buruklukla kapattım. Çünkü yazıları yeniden başlayıp eskiye doğru okudum ahahahah.   Off neden böyle bir şey yaptım, inanın hiçbir fikrim yok ama son yazıyı okuduğumda kendime kocaman bir sarılmak istedim yahu. Karşılıklı “Sende neler yaşadın be!” diyerek konuyu kapatacakken bir de üzerine buraya geldim. :)   Ay arkadaşlarım ya, gerçekten geçen seneye bir girişim var, bir de bu seneden çıkışım demek istiyorum. Hayat, elinde iyi kötü ne varsa salmış üzerime. Yani teker teker gelmiş ama üst üste göndermiş. Şimdi “Niye eski defterleri açıyorsun?” diyorsunuz ama ne diyeceğim size: Eski defterlere baktım da ne güzel izlerini kapatmışım, onu anladım. Size bahsettiğim korkunç rüyalar gitmiş, en...

Hayatın Sürprizleri ve Mücadele Gücü: 27 Yaş Yolculuğum.

Resim
12 Ekim 2024  Nişan Süs Çiçeklerim 🌻 Hello hello hellooo... yine ben, yine ben, yine bennn! İnanır mısınız, eskisi gibi ara vermeden yazmak için kendime sürekli hatırlatmalar yapıyorum ama sanırım biriktirip biriktirip anlatmayı huy edindim. Sanki bir şeyleri kaçıracakmış gibi hissedip her şeyi atlamadan yazmak için büyük çaba gösteriyorum. Kendimi, karşısındakinin konuşmasına izin vermeden hep kendinden bahseden o arkadaş gibi hissetmiyor değilim. Ee, nasılsınız bakalım? Ne var ne yok, her şey yolunda mı, iyi misiniz? Keyifler yerinde mi, yeni havadisler var mı? Hiç haber vermiyorsunuz. En son birkaç arkadaştan uzun dönüşler aldım ama onlar da biriktirip biriktirip gelmeyi huy edindi sanırım. Klasik "tesüflerimi" de ilettikten sonra, hadi, önce yine ben döküleyim. Dostilerim, sanırım 27 yaş yolculuğumda bir ergenlik krizi geçiriyorum. Yani nasıl desem, sanki o zamanki krizlerim geri döndü gibi. Öfkeme, duygularıma, kelimelerime, hırsıma hiç sahip çıkamıyorum. Bu biraz kendi...

Nasıl mı doğdum? İyi ki Doğdum!

Resim
14 Nisan 2024 -  Efes Öhhööömm öhhöömm hepinize selamlarrr. Ben aranıza yeni katılan bir arkadaş olarak kendimi size yeniden tanıtsam yeridir. Ayran içtik ayrı düştük diye bir şey olmasa biz o olurduk canım dostilerimm. İnanın, tüm zorlamalara rağmen hiç içimden yazmak gelmedi. Aşırı zorladım ve dışarıdan gelen tüm gazlamalara rağmen yok yani, hiçbir istek bulamadım. E peki ne yaptın derseniz, dinlerseniz size ne yaptığımı anlatayım. Şaka şaka, sevgili günlüğüm diye de başlayayım bir de tam olsun. Neyse azıcık anlatayım nerelere kaybolduğumu. Ben en son size haber verdikten sonra Çeşme yolcusu olarak gittim. 8 saniyelik deniz sezonunu açtıktan sonra güneş ve midye dolma çok iyi geldi. Şimdi sevgilim alınmasın bu listede yok diye, kendisi zaten ilacım. Küçük bir love molasından sonra devam edelim hemen. Bu arada hemen imkanı olan herkesin ve keşke imkanı olmayan herkesin de gidebileceği bir yerden bahsetmek istiyorum. Ülkenizin turizm bakanı olarak geç de olsa haber vereyim: Gece mü...