Toparlanın değişiyoruz.


Terk etmeye hazır mısınız? Böyle bir giriş cümlesiyle neden başladım bilmiyorum, bu satırları yazmaya başladığımdan itibaren nedense hüzünlü hissediyorum ama garip olan şu ki hiç üzgün değilim ve bir huzur içerisindeyim. Peki biz durup dururken neyi, neden terk ediyoruz? Her şeyi.

Size kökten bir değişimin başladığını söylüyorum. Neyin değiştiğini bulamıyorsanız bakın bakalım milyonların olduğu bir dünya aylar içerisinde ne hale geldi. Eğer hala yerinizde sayıyorsanız ve ben hala olduğum yerdeyim ya bir şey değişmemiş diyorsanız, oldu tamam. Yollarımız burada ayrılabilir. Ben yoluma değişenler ile devam etmek istiyorum.

Bu ukala tavırda nereden çıktı değil mi? Size söyleyeyim, DEĞİŞMEKTEN. Çok uzun zamandır anlama peşindeyim. İnsanlığı, dünyayı, doğayı, kalbimi, beynimi, ruhumu… her şeyi. İnşa ettiğim o büyük laboratuvarı görmenizi çok isterdim. 2020’yi geride bırakıyoruz ya da pardon gerçek anlamda koşarak terk ediyoruz. Ama eğer yeni sen’le terk etmiyorsan yeni bir yıl hiçbir anlam ifade etmeyecek. Bunu kesin olarak nereden bildiğime gelirsek, bundan önce aynı kaldığım her yılı referans olarak gösterebilirim. Her zaman aynı müzikleri dinleyerek, aynı türde kitap okuyarak, aynı kahveciden kahve alarak, aynı insanlar ile bir arada olarak, aynı caddede yürüyerek ve aynı, aynı, aynı düşüncelerin içerisinde kalarak bir adım öteye gidememenin ne demek olduğunu göstermek isterim. Son bir yıldır tüm hayatı farkında olmaya başladım ve işin komik yanı bunu oturduğum yerden yaptım. Ama siz benden önce ayanlardansanız lütfen bana ulaşın ve hayatınızın ne durumda olduğunu anlatın. Çünkü devamında neler olacağını çok merak ediyorum.

Öncesinde günü gün olmayan bir sosyal hayat, bağ kurmanın hiçbir parçası olamayan yoğun bir iletişim ağı, sorgulamadan yapılan o tüm eylemler… Off hatırlarken bile yoruldum. Peki, yaşarken hiç farkına varmamam. Ne büyük kayıpmış ama. Şahsen ben bu yılı çok sevdim. Dışarı çıkamamaktan sızlansamda ne yalan söyleyeyim bu yıl hayatımı tamamen değiştirme yılım oldu. Bundan çok sık bahsettiğimi biliyorum. Zira bu konuda twitter hesabım tam bir isyankâr ve kişisel gelişim güncesi gibi bir şeye dönüştü. Her neyse bugün lafı çok uzatasım var ve sanırım uzun bir yazı olacak gibi. Tüm bu karmaşanın ortasında hiç mi bir durup düşünmediğimi anlayamıyorum. Bir nefes al be kızım, demediysem kendime çok ayıp etmişim. O kadar insan, gidilen o kadar yollar, boşa konuşulan o kadar konu şu an o kadar hiçbir şey ifade etmiyor ki bunun bende yarattığı boşluğu size anlatamam. Ama yaşadığım ya da yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim. Klişe ama o zamanları yaşamasaydım şu an gelen bu farkındalık hiç olmayacaktı. 

Peki neydim ne oldum, gelin onun hesabını yapalım belki içinizde değişmeye direnen o parçaya dokunurum ve bu yılı değişime başlayarak terk ederiz, ne dersiniz?

Bildiğim tüm kurallar bir bir başıma yıkıldı. Değişen her şey beni bildiğim bu dünyaya bir adım daha yabancılaştırdı ama kendime yeni bir dünya inşa etme fırsatı yarattı. Öncelikle her gün yaptığım işleri, konuştuğum her insanı, her eylemi sorguladım. Bu kişiyle gerçekten konuşmak istiyor muydum? Bu işi gerçekten seviyor muyum? Gerçekten şu an kalkıp o diziyi mi izlemek istiyorum? O kadar basit ve hiç sorgulanmayacak şeyleri dahi sorgulamaya başladım ki tek bir konuda hep aynı cevabı aldım ama ahhh o konuya hiç giremiyciğiiimmm. Her sorgulamadan sonra otomatik cevapları kabul etmeyip ısrarla sordum, tüm cevabını vermekten korktuğum ne varsa kendi canavarımı yaratıp üzerine gittim. Aldığım her cevaptan emin olana kadar sadece sormaya devam ettim. Ve şu an ne gitmek istediğim yerler aynı ne gelecekte olmak istediğim nokta aynı ne de öncesinde hayatımda olan insanlar aynı. He bir tek hala Tom Odell dinlemeye ve o sarışını sevmeye devam ediyorum ama bunu sonra konuşuruz. Kimseye hesap vermeden, kimseyi kırmadan ama kırmayı göze alarak sevmediğim ne varsa tek tek değiştirdim. Şu an her şeyden biraz var. Ama o birazlar nefes almamı sağladı. Hani denize dalarız uzun bir kulaçtan sonra sudan kafamızı çıkarıp derin bir nefes alıp gök yüzüne bakarız ya öyle bir nefes almaydı işte bu.

Ben bu sene sevmeyi öğrenmeye başladım, önce kendimi, sonra…

Devamını sonra getireyim mi? Çünkü her şey yeni başladı.

Ve siz, sorgulamadığınız ve buna cesaret edemediklerinizi terk etmeye hazır mısınız?

Bu arada neden hüzünlü olduğu buldum. Dinlediğim şarkı yüzündenmiş. Kapatınca fark ettim 😊

Ve son olarak bir şey daha söylemek istiyorum -sadece bu yazı için- lütfen hayatınızda olan kimsenin sorumluluğunu almayın ve unutmayın yaşadığınız her şey acı da olsa güzel de olsa sadece sizin sorumluluğunuzda. Ve tamam gittim artık.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Telaşsız Bir Hayatın Kıyısında.

Güneşin Doğduğu Yerde Kadınlar Var!

Yorgunluk, Umut ve Sessiz Bir Çığlık.