Acımasızlık mı, bencillik mi, ego mu? Kararı size bırakıyorum.


Hellooo, nasılsınız? Umarımm keyifler yerindedir. Burayı özledim, bir masanın etrafında oturup sohbet edercesine -elbette bir tek ben konuşuyorum- sizlerle bir araya gelmeyi özledim. Son zamanlarda aklım buralara pek bir kayar oldu ama ne yazıp edeceğimi bilemedim. Boş bir vaktimde oturup daha önce ne anlatmışım ki ben, diye yazılarımı okudum. 

Sabrınız için sizi tebrik ederim, birçoğunu okumadan geçtim ☺ E neden bize bu eziyeti çektirdin derseniz, çokkkk haklısınız. Bazılarında ne ego yapmışım öyle, ayyy bir de drama kraliçesi olmayayım mı? Tüm dünya benim başıma yıkılmış. Bir de mesajlı yazılarım var ki sormayın gitsin. Resmen açık açık bak sana yazdım demem eksik. Yazılarımı okurken keşke aynı zamanda iç sesimi kaydeden bir cihaz olsaydı da günümüz şenlenseydi. Neyseee kendimi gömmeyi bırakıyor ve asıl meseleye geliyorum.

Aslında bir mesele de yok ama burayı özlediğimi söylemiştim değil mi? Boş yapmaya geldim sanırım. Ya da yazılarımı okurken fark ettiğim durumdan bahsedeyim size. Bazı satırları okurken kendime üzülmek yerine baya acımasızca eleştirdim. Bunun için mi yazdın, bu konu için mi canını bu kadar sıktın, buna değer miydi? Biliyorsunuz, bu blog sayfasında dengesizlik had safhada. Bir gün önce duygularımı savunurken ertesi gün aman konu bu muydu, diyebilirim. O yüzden son zamanlarda hem çevremden gelen son bilgilere göre hem de kendimi tartınca ortaya çıkan sonucu açıklıyorum, acımasız ve empati yoksunu olma yolunda ilerliyorum. Geçmişte ya da şu an yaşanan olayları değerlendirdiğimde hiçbir bahaneyi ya da amayı araya sokmadan sonuç neyse onu söylüyorum. Büyük aldatıldım, güzel bir dost kazığı yedim, o insan patron olacak son kişi, o adam gerçekten vicdansız ve iyi biri değil. 

Kimsenin travması, yaşadığı kötü deneyimler zerre umurumda değil. Farklı yollar seçebilir miydi? Kesinlikle. Bunu farkında mıydı? Son derece farkındaydı. O zaman benim onun için ekleyeceğim "ama" geçersizdi. Bunları olduğu gibi kabul ettiğimden beri daha rahatım. Çünkü o böyle biri olmayı tercih etti noktası gerçek. Gerçeği kabul etmekten başka çare olmadığına göre hayatın kolaylaşıyor. İlk ama cümlesini kurma noktasına gelince anlıyorsun, bu yüzden dönülmez akşamın ufkuna girmeye gerek kalmıyor. Acımasızlık mı, bencillik mi, ego mu? Kararı size bırakıyorum. 

Bu arada bu durum kendiniz için de geçerli. Ama ben bunu yaptım noktasına gelince düşünün, demek ki işinize gelmeyen bir durum söz konusu, gerçeği görmekten kaçtığımız nokta tam burası. Nerede gerçeği kabul etmiyoruz, amaların arkasına sığınıyoruz?

Tamam daha fazla üzerimize gelmeyeceğim. İstediğim kimsenin yapmadıklarını, yaptıklarını üstlenmeniz değil. Olduğu gibi görmemizin hayatı nasıl kolaylaştırdığını görünce şok olacaksınız. Sadece küçük bir bakış açısı ile ağırlıklardan kurtulmak.

Gördünüz mü, yine çenem düştü ve gelecekte okuduğum bu yazıya yapacağım yorum gözlerimin önünden geçti. Kendimi gelecekteki Hazal'a daha fazla hırpalatmadan gidiyorum. Bir de eh be kızım her şey senin başına mı geldi, diyenler var. Evet arkadaşım her şey benim başıma geldi, kimsenin başına bir şey getirmediğim için böyle oldu. He ama olayı çözdüm o yüzden şu an olduğum kişiye istinaden aşağıya küçük bir görsel bırakıyorum ki gelecekte daha fazla nasıl utanırım onu test edeyim. 




Bu arada kendinize çokkk iyi bakın, öpüldünnss. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Telaşsız Bir Hayatın Kıyısında.

Güneşin Doğduğu Yerde Kadınlar Var!

Yorgunluk, Umut ve Sessiz Bir Çığlık.