Kendi halimde.


 

(Şarkıyı açmanız ricamdır :) ) 

 
Üniversitenin ilk dönemi ilk defa bir arkadaş grubumla şehir dışına çıkıyorum. Lise dönemlerinde tiyatro için gitmişliğim çoktu ama bu ilk defa bir gözetmen olmadan, ebeveynlerim olmadan gittiğim ilk şehir dışı yolculuğumdu. Uçağa bindiğim zaman müzik listemi açtığım anda arkada çalmaya başladı. Sonrası ise başa sararak inene kadar devam etti. Bu arada konuşmayı seven benin bu anlara hiç uymayan bir tavrı vardı, yolculuklarda konuşmayı pek sevmez. İnene kadar şarkıyı dinlemeye devam ettim. En sevdiğim yere Urla'ya gidiyorduk, daha önceden görmediğimiz ama tavsiye ile ayarladığımız denizci oteline varmamız epey uzun sürdü, herkesin odası ayrı odalardaydı. Bir tarafta gecenin karanlığında aydınlanan, dalgalarıyla kıyıyı döven deniz. Diğer tarafta ise kokusuyla tüm odayı saran çimlerin boyumu geçtiği bir yeşillik alan. Bu sefer yeşili tercih ettim. Oda kocaman ve rutubetliydi, saat ilerledikçe rutubet kokusu ağır basmaya başladı. Yorgunluğun verdiği ağırlık ile uykuya dalmak için televizyonu açtım ama dikkatimi çeken bir şey olmadı, bir türlü uykunun kollarına bırakamadım kendimi. Arkadaşlarımın odalarına gittim ama hepsi çoktan sızmıştı. Sonrasında odama dönüp telefonu aldım elime, oyalanayım derken müzik listeme gitti elim ama yine aynı şarkıdan devam ettim. O gece uyuyup kalana ve sabah uyanana kadar şarkı çalmaya devam etmişti. Etkileyici bu şehir dışı yolculuğumun en keyifli yol arkadaşlarını seçmiştim. Şimdi ne zaman dinlesem devasa otel odasını ve rutubet kokusunu anımsarım. Yeniden anımsadım :)


"Kendi halimde bir derdim var 

Nasıl anlatsam kibar kibar" 


Olduğum yerde kendi halimde debelenirken kime nasıl, neyi anlatacağımı bilemiyorum. Yeniden iş arayışı içerisindeyim. Eh be kızım, bu kaçıncı ama yahu? Dediğinizi duyar gibiyim. Açıkçası çok haklısınız, bu kaçıncı bilemiyorum. Artık bunun için sorumlu birini de aramıyorum. Ne aradığımı bilemiyorum bir de :) Arkadaşlar ben kalbimin atmadığı hiçbir yerde duramıyorum, en basit yerde dahi oradan kaçmak için ruhum benden önce koşuyor. Yapamıyorum. Beni beslemeyen yerde olmak kalbimin bin parçaya ayrılmasına sebep olup, can çekişiyor. Tamam abartıyor gibi oluyorum ama ne yapayım, böyle bir insan olduğum için kimseye açıklama borçlu değilim elbette. E o zaman niye bize satır satır yazıyorsun, derseniz de haklısınız. Yazmak beni o bin parça eden yerden birleştiriyor. Yazdığım her satır kalbimin atmasına neden oluyor.  

 

Seneyi bitirirken normal olarak hesap kitap işlerine girdik. Şöyle bir dönüp bakıyorum da senenin başında umut ettiklerim, beklediklerim, olmasını dilediğim her şey şu an olduğum yerden bakınca ne kadar masum geliyor. İyi ki olmayanlar var, iyi ki gidenler var, iyi ki gittiklerim var. Şu an olmayan birçok şeyim var ama korkum hiç yok. Korkmaktan nefret eden ben, olduğum yerde korkmamanın tadını çıkarıyorum artık. Yalnızlık beni hiç korkutan bir şey olmadı, onun sayesinde dönüp bakmamayı öğrendim. Bu yüzden kendimle vakit geçirdikçe, kendi ihtiyaçlarıma ses verdikçe korku o kadar siliniyor. 


Bir tohumu saksıya ekiyoruz,  acaba bakabilir miyiz? Yavaş yavaş ihtiyaçlarına göre davranabiliriz. Mevsim geçişlerinde toprağını değiştirebiliriz, ihtiyacına göre güneşte bekletebilir ve yeteri kadar suyunu verebiliriz değil mi?

 

İnsan korktuğu denize dalınca yüzmeyi öğreniyormuş. Kendi bilinmezliği koca bir karanlık olunca iki seçenek kalıyor. Ya o karanlıkta kaybolacak ya da o karanlıkta yürümeyi öğrenecek. Ben yürümeyi sevdim, korkuları yenmeyi, olduğum yerden korkmadan gitmeyi öğrendim. Bu yüzden insanlara neden gittiğimi açıklarken uzun cümleler kurmuyorum. Ne kimsenin beni suçlu hissettirmesine ne de kendimi gerçekten hissetmediğim ama toplum yargılarına uymadığı için suçlu hissetmeme izin vermiyorum. İyi hissetmiyorum ve gidiyorum, iyi hissetmedim ve gittim. Ne için, neresi olduğu önemli olmadan.  

 
Lütfeeennn kendinize hesap verebildiğiniz hiçbir şey için kötü hissetmeyin. Karanlığın içinde yürümeyi öğrenmeniz ise en büyük temennim, düşüp kalktığınız yerde kafanızı çevirdiğinizde kimse olmamasının hayal kırıklığını yaşamayın. Kendiniz olduğunu görün, bu yalnızlığın ve var olmanın en güzel hali. Seneyi henüz kapatmıyoruz, benim bu ülkede yaşamamıza rağmen bizim için dileyeceğim onlarca güzel temennilerim var. Bir de kalbimizin böyle çokkk ve güzel atmasını diliyorum ki bu bir an önce gerçekleşsin. 

 
Şarkıda da dediği gibi; Hiçbirinize değil kırgınlığım, dargınlığım. 

 
Son dileğim ise hepimiz için bir an önce gerçekleşirse çok sevinirim, thanks god 💜 

 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Telaşsız Bir Hayatın Kıyısında.

Güneşin Doğduğu Yerde Kadınlar Var!

Yorgunluk, Umut ve Sessiz Bir Çığlık.