Çıkmaz sokaklar.
| foto by me |
When you try your best, but you don't succeed
When you get what you want, but not what you need
When you feel so tired, but you can't sleepWonder Woman demişken, şu an size anlatırken aklıma geldi. Bundan iki sene önce olduğunu hatırladığım bir zaman diliminde, iş hayatında dayanıklılık üzerine bir kişisel gelişim seminerine katılmıştım. Orada, hangi karakter olmak isterseniz dendiğinde, ben Wonder Woman cevabını vermiştim. Ne garip ki, bu senenin sonunda tam olarak kendimi uzun bir savaştan çıkmış, savaşı kazanmış ve verdiği savaşlar sonucunda mutlu bir hayata adım atan biri gibi hissediyorum. Bu arada, bu savaşları vermeden de bu hayata adım atmak isterdim, şahsen. Eğer bazı şeyler elimde olsaydı, kesinlikle yaşamak istemediğim, deneyimlemek istemediğim hayat deneyimlerim olduğunu dürüstçe söylemek istiyorum.
Yine hiç durmadan konuşmaya başladım. Nasılsınız bakalım? Uzun bir süre yoktum. Merak edenleriniz varsa, ben senenin en güzel kısmını yaşamaya fazla kaptırdım kendimi. Keyfini sürerken sizi unuttum sanmayın. Aranızda görünmez dostlarım var ve her daim onlardan bazı ipuçları aldığım oluyor. Açıkçası senenin sizin için nasıl geçtiğini, nerede kalbinizin kırıldığını, nerede ağladığınızı, nerede kahkaha atıp yaşamanın güzel olduğunu, nerede hayaller kurduğunuzu çok merak ediyorum. Bu hayattaki umutlarınızın ne olduğu, nasıl bir yaşamın içinde olduğunuz benim için sonu olmayan bir merak gibi. Bazen oturup uzun uzun kiminle konuştuğumu merak ediyorum, bazen de başımdan geçen bir olayı anlatıp nasıl karşılık aldığımla ilgili kafamda diyaloglar kuruyorum. Lütfen sakin olun. Delirmedimmm. Sadece gerçekten inanılmaz meraklı biriyim ve işte, merak ediyorum, o kadar.
Hadi gelin bakalım, senenin analizini ve yüksek önem arz eden duyguları üzerine konuşalım biraz.
Sevgili dostlarım, bu sene için ben şahsen kocaman bir "Vay beee!" demek isterim, yüksek müsadenizle. Yani arkadaşım, bu nasıl bir sene ve ben neler yaşadım böyle? Geçen sene bu zamanlarda dağılmalar çok öncesinden başlamıştı aslında ama insan, benim başıma gelmez derken kendinden çok emin. İlk teşhisimi öğrendiğimde tek başımaydım. Önce doktorun yanlış şeyler söylediğini düşünerek kimseyle paylaşmadım. Sonra en yakın arkadaşıma anlattım ve onunla kendi doktoruma gitmeye karar verdik; ondan da aynı şeyleri duyunca ilk o zaman afalladım. Açıkçası ilk etapta dank etmedi. Çünkü bunun tam olarak ne demek olduğunu bilmiyordum. Yumurtalıklarımda beni alt üst eden bir kist ve bununla birlikte tanımı olmayan bir cisim. Arkadaşlarım, size daha önce defalarca beni belirsizliğin ne hale getirdiğinden bahsetmiştim ve bu tam olarak bedenimde bir şeydi. Onun şokuyla birlikte aileme gidip durumu anlatınca aynı senaryo bir daha yaşandı. Ailemin hala şoku atlattığını söyleyemem. Sonra bir düzine testler vs. derken, bunu adlandırmak çok canice geliyor ama ben şanslı kesimdenim. Erken teşhis ve sonuç odaklı bir tedavi süreciyle, normalden daha kısa bir sürede bu süreci fiziksel olarak ve sağlıklı olarak geride bıraktık.
Fiziksel olarak dememin sebebi, duygusal olarak hala geride bırakamadığımı itiraf edebilirim. İki aya yakın bir sürede sadece yattığım bir vaziyet oldu. Onunla birlikte, tüm ihtiyaçlarımda yardıma ihtiyacım olması, hayatım benim böyle mi olacak, nasıl düzelecek gibi bir ton karanlık düşünce yeni yeni yerini aydınlığa bırakmaya başladı. Hala gece rüyalarımda kendimi hastanede ve birçok anımda görüyorum. Hala korkunç anıları kafamda yatıştıramıyorum. Yapı olarak kimse benim yüzümden üzülmesin, benim yüzümden kimsenin hayatı etkilenmesin insanı olduğum için, bu süreçte kendimden beklediğim bir şuur kaybı ile normal bir gribe yakalanmışım gibi davrandığım için o zamanların acısını şu an yaşıyorum. Terapistler derneğinden, kendi teşhisimi koyduğum için özürlerimi sunarım, bazen de insan kendi kendini doktoru olmalı cümlesini savunmak isterim. Teşekkürler.
Velhasıl, şu an hala bu konudan arınamadığımı ve yılın ilk altı ayının beni yaşamdan tüm varlığım ile kopardığını söyleyebilirim. Şimdi yüzümden kocaman bir sırıtma, hikayenin en güzel kısmına geliyorum. Ve tabii ki, hayatıma dünyanın en güzel gözlerine sahip, bakışlarıyla yaşama beni döndüren o adam girene kadar.
Bu seneyi başladığım gibi bitireceğim düşüncesi hayatıma ve ruhuma sirayet etmişken hayatıma girmesi bir kenara ben bu zamana kadar bu dünya üzerinde şu kısacık zamanda kimse ile bu kadar seyahat etmeyi sevmedim. Kimse ile konuşmaktan, anlatmaktan ve dinlemekten zevk almadım. Onunla bu zamana kadar deneyimlediğim her şey bir bebeğin ilk adımlarını keşfetmesi gibi. Belki bir şeyleri gördüm, duydum, tattım ama hiçbir şey gördüğümden bu kadar keyifli, duyduklarımdan daha güzel ve tattıklarımdan daha lezzetli olmamıştı.
Bazen onun deyimiyle pamuk çizgimden çıksam da o halim bile rahatsız etmiyor. Çünkü sürekli bir şeylerin yıkılmasını deneyimleyen biri için inşa etmek yeni bir deneyim ve bu çok keyifli. Elbette tartışmalar ve anlaşmazlık oluyor. Ancak bunların sonucunda bile daha fazla bağlanma ve sağlamlaştırma beni şok ediyor. O yüzden şu ana kadar elde ettiğim tüm insan ilişkilerinden daha özel ve daha fazla istekliyim. Dostlarım konusunda hep ne kadar şanslı olduğumu dile getirdim. Şimdi hem sevgilim hem de çok şanslı olduğum bir dostum var. Düşmekten, kalkmaktan, kaybetmekten ya da kazanmaktan uzak olduğum, korkmadığım bir yerdeyim. Bir ilişki inşa etmek, bunu sağlam temeller üzerine kurmanın ne derece büyülü bir şey olduğunu algıladığım, bunun üzerine sadece yaşadığım bir noktadayım. Benim için sevgiden, aşktan daha fazla olan yeni bir duyguyu yaşıyor, onu anlamaya çalışıp, sindiriyorum.
Yiaaa arkadaşlar, ağzımı akıta akıta çok aşığım demek istiyorum ama şuralara bir maşallah bir nazar şeysi falan koyalım yahu. Aman ağzımızın tadı kaçmasın. Hemen bir gevşeklik ve çene düşüklüğünden sonra, bu seneyi tüm duygularıyla tüm deneyimleriyle yaşadığımı iddialı bir şekilde dile getirebilirim. Gerçekten ölümün ne olduğunu düşündüğüm, bundan korktuğum anlardan şu an yaşamın ne derece keyifli ve yaşanabilir olduğunu düşündüğüm bir noktaya gelmek benim için tarif edilemez bir duygu.
Bu sene kötü deneyimler yaşayan, göz yaşlarını akıtmayı bile unutan canım dostlarım, size hep dediğim gibi, keşke yaşamın bu tarafları olmasa, hayat hepimizi her an zevkten dört köşe bir hale getirse ama işte, hayatın içerisinde bilmediğimiz çıkmaz sokakları da öğrenmek zorunda kalabiliyoruz. Size tüm samimiyetimle, tüm kalbimle ve ruhumla dile getirmek istediğim bir şey var. Lütfen kendinizi kapana kısılmış hissetmeyin, biliyorum demesi çok kolay ama bunu bu sene kendiyle sınav vermiş biri olarak söylüyorum, en karanlık anlarımda bile ruhumda bir ışık vardı. Bu çıkmaz sokaktan kalabalığa karışacağıma hep inandım, en inanılmaz anlarda bile. O yüzden kalbinize tutunun. Kendi ruhunuzun elinden tutun ve bu sokaktan dans ederek çıkacağınızı bilin.
En büyük dileğim o sokakta size ışık olacak, yolunuzu aydınlatacak insanlarla karşılaşmanız. Hayatın güzelliklerini o sokaktan çıkarken görmeniz. Bu konuşmamızı her hatırladığınızda ya da en karanlık anlarınızda hatırlayın, işte güneş geliyor.
Seneyi yüksek alkışlar eşliğinde kapatıyor ve 2024 yılını inanılmaz bir şekilde, elbette ki gözlerimden kalpler fışkırarak merakla bekliyorum. Şimdi size bir şey daha hatırlatmak istiyorum. Sen aklına koyduğun her şeyi başarırsın çünkü senin inanılmaz bir gücün var ve sevgin deeee varrr.
Hoşça kalın, öpüldünüssss.
Not: Kapak fotoğrafı Kıbrıs seyahatimizde her evin numarasının böyle olduğunu görünce ağız akıta akıta Deniz'e ben de bundan istiyorum, diye darlamalarımdan bir anıdır. Tişikkirlir, saygılar ve kapanış.
Yorumlar
Yorum Gönder